SENİN HİKAYEN, SENİN EBEVEYNLİĞİN
”İyi bir ebeveyn olmanın 10 yolu, daha mutlu çocuk yetiştirmenin 5 altın kuralı, etkili ebeveyn olmanın bilmem kaç formülü,…” Kitaplar dolusu, sayfalar dolusu ufacık yöntemler, kurallar havalarda uçuşuyor. Her şeyin en kısa yolunun hemen de bulunabildiği bir çağda yaşıyoruz. Artık insanlar maddelendirilmiş, en kısa yolların sunulduğu birkaç cümleden ibaret yaşam kriterleri peşinde koşuyor. İnsanların yıllardır deneyimlediği, keşfettiği, üzerinde çalıştığı konuları 3-5 cümle ile ifade etmek ne kadar komik geliyor. Günümüz dünyası tüketim ve hız odaklı olduğu için bilgiler de bu değirmenin kurbanı oluyor.
Gecesini gündüzüne katmış, aylarını yıllarını bilgi üretmeye adamış uzmanların birkaç cümleyle bize mutlu bir hayatın reçetesini vermesini bekliyoruz. Bilgiyi üretene de yazık, tüketene de.
Çocuk gelişimi alanında uzmanlaşmaya çalışıyorum;çok okuyorum, çok düşünüyorum, araştırıyorum, kendi hayatımdaki gidişata bakıyorum, hiç sonu gelmez bir öğrenme silsilesi bu. Her yeni kitapta sanki hiçbir şey bilmediğimi hissediyorum. Edindiğim bilgileri hemen hayatıma uygulayamıyorum; kendi içimde pişiriyorum, günlerce benliğimin labirentvari sokaklarında kol kola geziyorum. Yavaş yavaş, ilmek ilmek işliyorum kendime. Sonra akıllı telefonumu açtığımda karşıma bir sürü püf noktaları düşüyor ebeveynlik ile ilgili; nasıl yani, ?…
Ne kadar sığ geliyor; bu kadar kolay değil diyorum, bu kadar basit değil. Yaşamlarımız birilerinin reklam cümlelerine kurban ediliyor. Yazık…
İçimde öğrendiklerimi, bildiklerimi, adeta parçam haline geldiğini düşündüğüm şeyleri paylaşmaya dair derin bir heyecan var. Benim fayda gördüğüm bilgiyi herkesle paylaşmam gerekiyor. Lakin bir iki cümleye ya da yargıya sığamayacak kadar uzun bir yol bu; nereden nasıl başlayacağımı bilemiyorum.
Ama şu anda sorsalar daha iyi bir anne olmak için ne önerirdin diye; hiç şüphesiz, dönüp önce maruz kaldığınız ebeveynliğe bakın, orayı şifalandırın, derdim.
İçimizdeki çocuk yeterince doyamamışsa çocukluğuna;sevgiyi ve şefkati yeterince alamamış ise, kendi çocuğumuza vermemiz gerçekten çok zor ve acılı olur. Bir gün olursa on gün olmaz. Veremediğimiz her şefkat sonrasında vicdan azabına dönüşür; öfke kıyıda köşede çıkmaya yer arar. Öfke ve vicdan azabı sarmalında kendimizi harab eder dururuz. Biz daha anlayışlı bir anne olmaya özen gösterirken, farkında olmadan içimizdeki o çocuk (çocukluğumuz) isyan etmek için tetikte bekler. Kendi çocuğu açken, onun gözünün önünde arkadaşlarına yemek dağıtan anneye benzer bu…
Benim annelik yolunda attığım en iyi adımlardan biri kendi çocukluğuma dönmek; kendime şefkat göstermek oldu. Kendime de anneme de ve onun annesine de.. Çocuklarımın tahammül edemediğim davranışlarında, öfkelendiğim noktalarda aslında bana o şekilde yaklaşıldığını gördüm; benim bunu istemediğimi. İçimdeki üzgün kız çocuğunun sitemleri olduğunu duydum. Öğrendiğim bilgilerden daha ziyade farkına vardığım bu duygular annelik serüvenimi kolaylaştırıyor.
İyileşme yaranı bulduğun yerde başlıyor aslında; zamanı yaranın türüne bağlı. Herkesin kendi hikayesi var, kırıldığı, incindiği hassas noktaları var. Bana düşen ‘hikayenize sahip çıkın; kalıplara, klişelere sığdırmaya çalışmayın’ tavsiyesidir.
Hayalinizdeki ebeveyn olmak için kendi hikayenizin tavan arasına bakın; tüm eski sandıkları dökün, atılacakları atıp,işe yarayanları onarın, temizleyin. Çocukluğunuzu teselli edin, başını okşayın, gönlünü alın ve kalbinizde onun yoldaşlığına yer açın. Annelik ömür boyu sürecek sancılı bir yolculuk, üç beş kalıp cümleyle yönlendirilecek simülatör değildir.
Hikayelerimiz birbirimize ışık olsun, güç versin isterim bu yolculukta.